301 Moved Permanently

Moved Permanently

The document has moved here.

Haber Detayı
04 Ekim 2025 - Cumartesi 14:11 Bu haber 24 kez okundu
 
İran değişime hazır gibi!
İran değişime hazır gibi!
KÜLTÜR SANAT Haberi


FATOŞ TEKBAŞ'IN KALEMİNDEN

Doruk Gazetesi Sahibi, gazeteci, yazar Fatoş Tekbaş kardeşiyle savaş sonrası İran’ın büyük Türk şehri diye tanımlanan Tebriz’e girdi. İlk gözlemleri Mollaların biraz esnemiş,  insanlarında siyah başörtüsünü çıkarmış olduğunu gördü. Katı kuralları bertaraf etmeye, başörtülerini atmaya tek tük başlamışlar. 2022 yılında bunu canıyla ödeyen isim Mahsa Amini idi. Ahlak polisleri tarafından öldürülmüştü. O hareket kadınlara biraz daha cesaret vermişti. Birkaç kişiyi öyle görünce, başörtüsünü bende çıkardım. Kardeşim Zeynel ise köpeğimiz Ares’i kucağında taşıyordu. Hiç tepki almadık, 12 yılda biraz gevşemişti. İran halkı içten içe kendini değişime hazır, hissediyor, sadece bir kıvılcım çakılsın istiyor. Bu defa geri adım yok gibi!

İran’da Mollalar pek rahat değil, halk en ufak bir olayda her şeyi göze alarak meydanlara çıkıyor. Demokrasi gelecekse, bu kadınların zaferi olacak, öyle hissediyordum. 
Kardeşim Zeynel Abidin Tekbaş ile uzun zamandır İran'a gitmeyi planlıyorduk. Tarih belirliyor, o gün bir iş çıkıyordu. Daha savaş çıkmamıştı. Her seferinde iş bahaneydi. İş bitmiyordu. O zaman daha fazla ertelememeliydik! 


Bütün hazırlıklarımı yaptım. Çok önemli toplantı olsa dahi; “Geri adım atmak yok” dedim. 

 
Otobüsle Van’a gitmeyi düşünüyordum. Ares benim için büyük bir problemdi. Bugüne kadar nereye gittiysem arkamda güvendiğim kardeşim Zeynel ve Fatih Tekbaş vardı. Fatih ile yollarımızı ayıralı 10 yıl olmuştu. Kardeşim Zeynel; “Ares olmadan bir yere gitmem” dedi. Gideceğimiz yer öyle böyle bir yer değil. İran İslam Cumhuriyeti’ne gidecektik. Kuralları çok katıydı. Köpeklere iyi davranmadıklarını çok iyi biliyordum. Zeynel; “O olmazsa ben gelmiyorum” diye tekrar edince… 

Ares’i güveneceğim bir yer olmadığı için yanımızda götürmeyi karar verdik. Pasaportu vardı. Aşısını da yaptırdık. 
Facebook’tan tanıştığım, benim gibi ülkeleri gezmeyi seven gezginci elektrik teknisyeni Mehdi Söylemiş arkadaş Van’da oturuyordu. Zaman zaman telefonda görüşüyorduk. O’nu da haberdar ettim.


Otobüs işi yatınca arabamızla gitmeye karar verdik. Kaptanımız kardeşim Zeynel Abidin Tekbaş’tı. Adana’dan sabah saat 8’de çıktık, lakin otobanda nedense trafik yoğunluğu vardı, bir saat kaybımız oldu. 
Gece 10 sularında Van’a girdik. Bir gece Mehdi Söylemiş’in yazlıktaki evinde kalacaktık. O bize son dönem İran’ı ve Tebriz’i anlatacaktı. Sık sık İran’a gidermiş zaten! 
Mehdi Söylemiş’in yazlık evi Van Gölü’nün kıyısında. Ayanıssahili diye geçiyor.  Allah var bizi çok iyi karşıladı. 


***
Biz her şeyimizi yanımıza aldığımızı zannettiğimiz anda, maalesef Zeynel pasaportunu evde unuttuğunu söyledi. “Sen git ben Van’da beklerim” dedi. Neyse arkadaşım Yıldız İşlek’i aradım.  
Yıldız İşlek; “Tamam abla ben gider alır, size gönderirim” dedi. Sağ olsun. Anahtarları koyduğum yeri söyledim. Zeynel’in yedek de ki anahtarı bendeydi. WhatsApp’ta canlı yayın yapıp pasaportu eliyle koymuş gibi buldu. Yıldız İşlek güvendiğim bir arkadaşımdı. 
Gönderme işini de Rabia’nın eşi, eniştemiz Taşkın Aytaş üstlendi. Van arabasına verdi. Mecburen Söylemiş’in evinde iki gün kaldık. Hep sohbetle geçti. Ben işim haricinde elim hiç telefona uzanmadı. Anlatılacak o kadar çok hikaye vardı ki. Birbirimizi tanımış olduk. O da bizim kardeş kontenjanına giriverdi. 
Mehdi Söylemiş sohbetti dinlenen biri. İnsan yanında hiç sıkılmıyor. Sanıyorm 3 çocuk babası. Kendi elleriyle bize yemek yaptı. Bende “İran ve Pavlus’un Dini” isimli kitaplarımdan verdim.  
Bize bol bol İran da ki değişimden söz etti.
Savaş sonrası giden bir gazeteci olarak, bazı arkadaşlarımın ödü patladı. “Ya siz oradayken İsrail bombalarsa…”
“Kul kaderini yaşar” diye cevap veriyordum. 


***
Biliyorsunuz İsrail 13 Haziran 2025 günü sabahın erken saatlerinde İran’ı vurdu.  İran’ın hava gücünün zayıf olduğunu dünya gördü. Milletiyle uğraşmaktan, nükleer silah yapmaktan, ülkesini koruyamadı. 
12 gün boyunca İsrail’in üstünlüğünü herkes gördü. Orada tek tük insanlar hayatını kaybederken, İran’da yüzlerce insan yaşamını kaybetti. 
İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin öldürülmesinden bu yana İran Devleti’nin her seferinde kariyeri çiziliyor. Sürekli kendi evinde vuruluyordu. Nükleer silah boşunaymış. Mollaların orantısız gücü sadece milletine kullanıyordu. İran bu savaşı kaybetti, küçük düşürüldüğü, buna rağmen Mollalar bu kısa savaşı başarı gibi göstermeye çalıştı. Kim inandı bilmiyorum? İran halkı inanmış değil. İsrail İran’ın Genel Kurmay Başkanını ve üst düzey komutanlarını yatak odalarında öldürdü. Bütün asgari bölgeler vuruldu. Tahran ateş altında kaldı ve zaman zaman siviller bile vuruldu. İran da ki arkadaşlarım, Rejimin Devrim Muhafızlarının kendi sivil halkı vurduğunu söyledi, dünya kamuoyuna; “Bakın İsrail sivilleri de vurdu, bu bir savaş suçudur” diyebilmek için. Bunu sosyal medyalarda “Tik-Tok’ta çok gördük”
***
Entelektüel ve aydın kesim İran’da rahat değil, kendilerini ifade edemiyorlar. O yüzden fırsat buldukça kendilerini yurt dışına atıyorlar. 
İran dünyada ikinci petrol rezervlerine sahip. İlk sıralarda Suudi Arabistan gösterilse bile, dünyada petrol yataklarına sahip tek ülke var Amerika Birleşik Devletleri. Bütün kuyuların ağzı kapalı tutuluyor. Çünkü diğer ülkeleri sömürüyorlar. 
Neyse İran’a dönelim. İstatistiklere göre dünyada petrol üreten ülke İran ikinci sırayı koruyor. Orada da ekonomi batmış, İran’ın halkı sinmiş durumda, düşük ücretlerle çalışıyor, orada da enflasyon hat safhada. Hemen her gün marketlerde fiyatlar değişiyormuş. İnternet halen problem. Artık ülkede her gün üç saat elektrik kesintisi yaşanıyor.
Millet bezmiş. O üç saatte hayat duruyor.  Daha önce kesintileri bildirmiyorlarmış, halk eyleme geçince önceden kesileceği saati söylüyorlarmış. Halkın büyük çoğunluğu sitelerde ve apartmanlarda yaşadığı için, asansörde kalma riski çok fazlaymış. 
Savaştan sonra Devrim Muhafızları şehir içinde her on dakikada kontrol noktaları oluşturmuş, kimlik taraması yapıyorlar. İşi sıkı tutuyorlar. Yabancı uyruklu veya ajan arıyorlar. 

KISA BİR BİLGİ 
1979 İran devrimi mutlaka kitap olarak yazılmıştır. Ama ben birebir insanlardan dinledim, yaşları yetenler. Devrim neden oldu, kimler beklenirken, kimler ülkeyi ele geçirdi?
Yani Şah’ın pervasız ülkeyi bataklığa sürmesi, bütün değerli ve milli kaynakları yabancılara peşkeş çekmesi, ülkede işi ayaklanmaya götürmüş! İktidara solcular beklenirken, tam tersi olup, mollalar ele geçirmiş! Hatta sürgünde olan Ayetullah Humeyni, birkaç gün gecikmeli İran’a dönmüş. Bu devrim herkes için sürpriz bir gelişme olmuş. 
Ülkede modernite ve özgürlük Mollaların ele geçirmesiyle son bulmuş. Aydınlar için ülkede kalmak mücadele etmek cehennemle eş değerde olmuş.  
Ben İran için gezi kitabı yazmıştım, sadece ülke hakkında ki gezilecek, görülecek yerleri yazdım. Gezi yazısında elbette İran rejimini eleştiremezdim. 11 yıl önce iki kadın, 11 gün özgürce Tebriz, Tahran, İsfehan, Şiraz, Yezd, Meşhed ve Hora’yı gezmiştik. Emin olun, korktuğumuz gibi hiçbir şey yaşamadık. 

TEMMUZ 2025 DÖNELİM
Petrol yatağı olmasına rağmen halk yoksulluğa alıştırılmış, Mollalar yeniliğe karşıymış, ama kendi evlerindeki yaşam son derece modern, refah ve bolluk içinde yaşıyorlar.
 Çocuklarının hepsi Avrupa veya ABD’de eğitim görüyor ve oralarda yaşıyordu. Kendilerine reva gördüklerini, maalesef İran halkından esirgiyorlar. Kendilerini nükleer silah üretmeye adamışlar ama, yukardan gelen felaketi hesap edememişler. 
Bunlar ikinci defa İran’a gitmeden önceki düşüncelerimdi.
***
Akşamdan Tebriz için giyeceğim kıyafetimi hazırladım ve uyumadan önce üzerime geçirdim. Uzun ve bol bir pantolon, uzun kolu bir tişört geçirdim. Amacım dikkat çekmemekti. Arkadaşım Violet Bahçuvan’ın bana hediye ettiği fuları omuzlarıma attım. Sınıra geldiğimizde başımı örtecektim.  


***
İran’ın sınır kapısı Van şehir merkezine 100 km. vardı. Kapıköy-Razi sınır kapısından Ares’le geçebilecek miyiz, hep bir tedirginlik ve kuşku beynimi yedi durdu. Mideme yumruk yemiş gibiyim. Korkum var. Ares evladım gibi, bütün köpeklerim benim birer evladımdı. Köpeğimi elimden alırlar mıydı? Korku dağları deliyordu. İran’da köpeklerin yasak olduğunu biliyordum.
***
Sınır kapısına gelmiştik, kardeşim arabayı görünür yere park etti. Ares kucağımızda bizim kontrol noktasından kolay geçtik. Hemen başımı yarım yamalak örttüm. İran tarafında kontrol noktasında bir asker gelip; “Baksa koyun, yoksa buradan asla geçemezsiniz” diye sert bir şekilde uyardı. Bütün kimyam bozulmuştu. Yükümüz ağır olmasın diye Ares’i kucağımızda taşıyorduk. 
Hemen sırt çantamı boşaltarak Ares’i içine koyup, sadece kafası dışarıda kalacak şekilde x ray cihazından geçirttim.  
Bir şey deseler hemen vatanımıza köpeğimi alır koşardım. Tereddütlüydüm. Köpeklere karşı katı kurallarının olduğu nu bilmeme rağmen, bu riski göze almıştık. Şimdi benim ülkemde aynı yolda. Gelmeden önce İran’lı arkadaşım Perya ile görüştüm; “Pasaport’u varsa, aşılarını yaptır, gönül rahatlığı ile geç, bir şey demezler” diye sözde içimi rahatlatmasına rağmen, anlatmakla, yaşam ayrı bir şey.  
Demokrasi olmayan ülkelerden her şey beklerim.
***
Sorunsuz geçmemize rağmen endişem geçmiyordu. İlk geldiğimizde de korkuyorduk. Dikkat çekmemek için yaşlı nineler gibi giyinmiştik.
Sınır kapısında dünyanın her yerinde alışık olduğumuz yolcu kapma burada da kendini gösteriyordu. Bir sürü taksi şoförü, neyse hepsi aynı fiyata taşıyorlar. İki kişiydik, bizimle birlikte bir kişi daha araca bindi. Kişi başı Tebriz’e 500 tl’ye götürdü. Bindiğimiz sınır kapısı ile Tebriz arası 215 km. Ama biraz daha fazla diye düşünüyorum. 
Parisa’ya sınırda mesaj attım, “Saat 2 gibi Tebriz”de oluruz” demiştim. Parisa; “Azerbaycan Meytanın’da Parviz sizi alacak” dedi. 
Tebriz, İran'da Güney Azerbaycan bölgesinde yer alan, Doğu Azerbaycan Eyaleti'nin yönetim merkezi olan bir Türk  şehri. Tebriz İran'ın kuzey batısındaki en büyük şehri, aynı zamanda Azerbaycan Türklerinin yoğunluklu olarak yaşadığı bir şehir. Herkes kendini Azeri Türkü diye tanıtıyor. Yolculuğumuz 2,5 saat sürdü.
Tebriz’e girerken 11 yıl önce gelmiştim ve şehir çok büyümüştü. Nüfus 2.5 milyona dayanmış. Yeni yerleşim yerleri açılmış, apartmanlar dikilmiş. Şu özelliğini hiç kaybetmemiş. Yolların genişliği, bakımı vekemizliği.  
Şoför Hoy’ya bağlı bir köyden, Kürt olduğunu söylüyor. Bize bir askeri bölgeyi gösteriyor; “İsrail işte burayı vurdu” dedi.  

5 Temmuz 2025 günü İran’ın Tebriz şehrinde idi. Tekbaş; Şehir canlı ama suskun. 
12 gün süren İsrail saldırılarında Tebriz’de sadece askeri bölgeler vurulmuş!  Zaten başörtüsü yarım yamalaktı, bu defa tümden baş örtüsünü çıkaranlar olmuş. Kadınların yüzde 10’u artık baş örtüsü takmıyor. Her geçen gün sayı giderek artıyor. Mahsa Amini’den sonra kadınlara biraz daha cesaret ve özgürlük gelmiş! Göbeğini açıkta bırakanı bile gördük. Eğer değişim olacaksa, bunun topuklu ayak seslerinin artık duyulduğunu söyleyebilirim. Bu değişimi kadınlar yapacak! Artık eskisi gibi “Niye başını örtmüyorsun” demiyorlar. Cılız bir sesle bazen; “Şu başını bir kapat” diyebiliyorlar. Uyarı olunca örtüyorlar. 

Hiç kimse rejimden hoşnut değil, ama İslam Devrimi Muhafızları’nın neler yaptığının da farkında. İslam’da yeri olmayan katı kurallar. İkinci gidişim. Tahran nasıl diye sorduğumda. Orada da değişimin yaşandığını söylüyorlar. Biliyorsunuz İran'ın başkenti Tahran'daki İslam Azad Üniversitesi'nin kampüsünde genç bir kadının iç çamaşırlarıyla gerçekleştirdiği protesto, bütün dünyada medyada büyük yankı uyandırdı. Şunu soruyorum; “Burada kadın cinayetleri oluyor mu?” diye. Karı-Koca Tebriz’li çift “Hayır olmuyor”, “Neden biliyorsunuz, her şeyi gizli yapıyorlar.” “O eskidendi" internet sıkıntısı olsa bile, bu ülkede sosyal medya çok güçlendi. Böyle bir şey yaşandığında anında sosyal medyada paylaşım oluyor ve insanlar sokağa dökülüyor. En küçük hatalarında hemen sokaklara dökülüyoruz. Bu defa eylemde biz halk olarak güçlüyüz” diye cevap veriyor. 

Yüzde elliden fazla İran halkı şöyle düşünüyor. “İran-İsrail savaşında keşke İran bütün roketleri fırlatsaydı, imkanı vardı ama, bizim Mollalar sanki İsrail ile ABD ile anlaşmış gibi. Her seferinde İran saldıracağı zaman ABD’ye ve İsrail’e haber veriyormuş.

 Böyle şey olur mu, inandırıcılığını kaybettiler. İktidarlarını kaybetmekten korkuyorlar. 
O kadar asgari yatırım yaptı. Ama ilk savaşta çöktü. Elindeki yaptığı tüm roketleri İsrail’e fırlatsaydı, o zaman derdik ki, “Helal olsun elinden geleni yaptı derdik. En azından oraya büyük bir hasar verirdi. Ama maalesef hava sahamızın olmadığını gördük.  Üstünlük İsrail’de idi. Halkıyla uğraşacağına, keşke hava gücünü geliştirseydi. Gücü milletine yetiyor. O özgürlük er geç gelecek… 
Mollalar danışıklı dövüş yapıyor. Askerler ölüyor, “Şurayı vuracağız” diye karşı tarafa haber salıyor. Onlar bizi vururken üstelik yataklarda vururken, bize haber mi gönderiyorlar. Kendilerini de vuracaklardı, ama saklanmışlar.” 

Diyerek yorumda bulunuyorlar. İran’da baş örtüsü önemli bir sorun, daha doğrusu kadın olmak orada sorun. Siyaset kadınlar üzerinden yapılıyor, hareketler kısıtlanıyor. 
Devamı gelecek sayıda. 

 

 

 

Kaynak: Editör:
 
Etiketler: İran, değişime, hazır, gibi!,
Yorumlar
Bizim Gazete
Ulusal Gazeteler
Yazarlar
Alıntı Yazarlar
Anketler
Yeni haber sitemizi nasıl buldunuz ?
Adana

Güncelleme: 06.07.2022
İmsak
Sabah
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
Arşiv Arama
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı
juul juul pod puff bar juul pods glo etanj armatür komatsu yedek parça ankara acil dişçi ankara güneş enerjisi polyester çember almanya sohbet chat masura deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler
deneme bonusu deneme bonusu veren siteler bonus veren siteler